1983-1984 Sezonu
“Takımın değerleri homojen değildi; kolektif bir birlik olmaktan çok yıldızlar topluluğu (bunların en önemlisi tanrı Platini’ydi) olarak dikkat çekiyordu, ancak ilham verici günlerinde durdurulamazdı.”
— Adalberto Bortolotti, 31 Mayıs 1995
1983 yazında, kariyerinin sonuna yaklaşan Furino’nun ardından Gaetano Scirea takım kaptanı oldu.
1983 yazında, Juventus’un önceki on yılının simge isimlerinden Zoff ve Bettega kulüpten ayrıldılar. Zoff, 41 yaşında uzun ve başarılı kariyerine son vererek kulüpte kaleci antrenörü olarak görev aldı. Bettega ise futbolculuk kariyerinin son yılını Kanada’da Toronto Blizzard’da geçirmeyi tercih etti. Takımdaki yerlerini, Avellino’dan gelen ve Bodini’yi geçerek birinci kaleci olan yetenekli Stefano Tacconi ve Verona’daki başarılı performansıyla dikkat çeken forvet Domenico Penzo aldı.
Bu önemli ayrılıklara rağmen Juventus, Boniek-Platini ikilisinin giderek uyum sağlayan yeteneği ve Rossi’nin skorer katkısıyla Serie A şampiyonluğunu yeniden kazandı. Sezon başında son şampiyon Roma ve sürpriz Verona ile yapılan başa baş mücadelenin ardından, sezonun ikinci yarısında zirvede fark yaratarak takipçilerini geride bırakan Juventus, tarihinin 21. şampiyonluğunu rahat bir şekilde kazandı. Şampiyonluk, ligin bitimine bir hafta kala, Avellino ile oynanan iç saha maçında alınan beraberlikle matematiksel olarak kesinleşti ve Roma’ya karşı dört puanlık bir fark oluşturuldu.
Bu büyük başarının bir parçası olarak, Le Roi Platini, Udinese’den Brezilyalı Zico’yu bir gol farkla geçerek 20 golle ikinci kez üst üste gol krallığını kazandı. Ayrıca, 20 Kasım’da Catania karşısında kazanılan maç, 2004 yılına kadar Sicilya’da oynanan son Juventus maçı olarak hatırlanır. Ancak 1996’da Juventus, UEFA Süper Kupa’nın rövanş finalini Palermo’da oynayacaktır.
Avrupa’da da son derece başarılı bir sezon geçiren Torino ekibi, 1976-1977 sezonundaki gibi ikinci uluslararası zaferini ve ikinci kıta dublesini elde etti. Bu kez ilk ve tek kez Kupa Galipleri Kupası’nı kazanan Juventus, Basel’de oynanan finalde Porto’yu 2-1 yenerek bu başarıya ulaştı. Bu zaferde Platini’nin yedek oyuncusu olarak anılan Beniamino Vignola büyük rol oynadı; Vignola, Portekiz ekibine karşı bir gol ve bir asist yaparak dikkat çekti ve Serie A’da da sezonun kritik anlarında önemli bir yer edindi.
Coppa Italia’da ise Piemonte ekibi, Serie C1’den sürpriz bir şekilde yarı finale kadar yükselen Bari’ye son 16 turunda elendi.
Bu sezon, Juventus’un en efsane sezonları arasında yer alır ve hem İtalya’da hem de Avrupa’da kazanılan başarılarla anılır.
1985-1986 Sezonu
Yaz transfer döneminde Boniek, Paolo Rossi ve Tardelli gibi önemli oyuncularını kaybeden Juventus, kadrosuna Michael Laudrup, Lionello Manfredonia, Massimo Mauro ve Aldo Serena gibi yeni isimleri ekledi. Bu değişimlere rağmen, Juventus 1985-86 sezonunda 22. Serie A şampiyonluğunu kazandı. Sezona 8 galibiyetle başlayan ve ilk yarıyı 26 puanla tamamlayan takım, Roma’nın takibini son haftalarda bertaraf ederek ligi 4 puan farkla zirvede tamamladı.
8 Aralık 1985’te Tokyo’da düzenlenen Kıtalararası Kupa’da, Güney Amerika şampiyonu Argentinos Juniors’a karşı unutulmaz bir maçta penaltılarla galip gelen Juventus, bu turnuvada zafer kazanan ilk ve tek İtalyan kulübü oldu. Bu zafer, Juventus’un tüm büyük UEFA turnuvalarında şampiyonluk kazanan ilk kulüp olmasını sağladı ve takımın dünya çapında eşsiz bir başarıya imza atmasını sağladı.
Ayrıca, Antonio Cabrini ve Gaetano Scirea, UEFA’nın üç ana kulüp turnuvasını kazanan ilk futbolcular olarak tarihe geçerken, FIFA Dünya Kupası dahil olmak üzere toplam beş büyük uluslararası kupayı kazanan ilk oyuncular oldular. Teknik direktör Giovanni Trapattoni de, tek bir kulüpte (Juventus) tüm büyük kulüp turnuvalarını kazanan ilk ve tek teknik direktör olarak bir ilke imza attı.
Juventus, Şampiyon Kulüpler Kupası’nda çeyrek finale kadar ilerledi ancak burada Barcelona tarafından elendi. Bu sırada Trapattoni’nin Torino’dan ayrılacağına dair söylentiler dolaşmaya başladı ve sezon sonunda Inter’e transfer olmasıyla bu ayrılık resmiyet kazandı.
Juventus, 1985 UEFA Süper Kupa’ya katılacakken, Heysel faciası nedeniyle İngiliz kulüplerine getirilen Avrupa yasağı nedeniyle Everton ile karşılaşma gerçekleşemedi.
1994-1995 Sezonu
Juventus’un en efsane sezonları arasında yer alan bu sezonda, Juventus, dokuz yıl aradan sonra ilk kez lig şampiyonluğunu kazandı. Scudetto, sezon sırasında kanserden hayatını kaybeden savunma oyuncusu Andrea Fortunato’ya adandı. 23 yaşındaki Fortunato, hastalanmadan önce ilk 11’in önemli bir oyuncusu olarak yer alıyordu.
1985-86 sezonundan bu yana kazanılan ilk Serie A başarısı, Parma’ya karşı alınan bir Coppa Italia zaferi ile taçlandı. Torino kulübü, Stadio delle Alpi’de 1-0 ve Stadio Ennio Tardini’de 2-0’lık galibiyetlerle her iki maçı da kazandı.
UEFA Kupası’nda ise Juventus, finalde yeniden Parma ile karşılaştı. Daha önce Borussia Dortmund’u eleyerek finale yükselen Juventus, bu kez Parma’ya (0-1, 1-1) yenilerek sezon üçlemesini tamamlayamadı.
1996-1997 Sezonu
1996-97 sezonu Juventus, yerel ligde şampiyonluk kazanarak üst üste ikinci kez Şampiyonlar Ligi finaline ulaştı, ancak finalde Borussia Dortmund karşısında Karl-Heinz Riedle’nin iki gol attığı maçta 3-1 mağlup oldu.
Bu sezon, Juventus’un en efsane sezonları arasında olup, kulübün Avrupa’da ve yerel ligdeki başarısının göstergesi olarak hatırlanmaktadır.
1997-1998 Sezonu
1997-98 sezonunda Juventus, kulüp tarihinin en başarılı sezonlarından birini yaşadı; yerel ligde şampiyonluk kazandı ve Şampiyonlar Ligi finaline ulaştı. Finalde, Predrag Mijatović’in attığı tek golle Real Madrid’e karşı kaybeden Juventus, üst üste ikinci yıl finalde mağlup oldu. Bu sezonun final yolculuğu, 1995-96 ve 1996-97 Avrupa serüvenlerine kıyasla daha zorlu geçti, bu da taraftarlar arasında takımın bir düşüş yaşadığına dair endişelere yol açtı. Gerçekten de Amsterdam’daki finale giden yolda İtalyanlar, bir önceki sezonda hiç maç kaybetmezken bu kez üç maç kaybetti. Çeyrek finale kalmak için altıncı hafta maçında Manchester United’ı yenmek zorunda kalmışlardı ve çeyrek finalin ilk ayağında Dynamo Kyiv ile Torino’da 1-1 berabere kaldılar.
Alessandro Del Piero, Filippo Inzaghi ve Fransız oyun kurucu Zinedine Zidane, Juventus’un başarısındaki ana etkenlerdi. 1996-97 sezonundaki gibi sıkı bir savunmaya güvenmek yerine, Juventus, ligin en golcü iki oyuncusuna sahipti.
Bu sezon, Juventus’un en efsane sezonları arasında özel bir yere sahip olup, Del Piero, Inzaghi ve Zidane gibi yıldızların önderliğinde kulübün hem İtalya’da hem de Avrupa’da elde ettiği başarıları yansıtıyor.
2002-2003 Sezonu
2002-03 sezonu, Juventus’un varlığındaki 105. ve Serie A’daki kesintisiz 101. sezonuydu.
Bu sezon, Marcello Lippi’nin yönetiminde Juventus büyük başarılar elde etti. Takım, Serie A’da üst üste ikinci kez şampiyon oldu ve Inter’e 7, A.C. Milan’a ise 11 puan fark atarak ligi zirvede tamamladı. Avrupa’da ise güçlü rakipleri Real Madrid gibi takımları eleyerek Şampiyonlar Ligi finaline ulaştı. Tüm İtalyan ekiplerinin olduğu finalde Juventus, Milan ile karşılaştı; golsüz geçen maçın ardından penaltılarda yenilgiye uğradı. Bu, Lippi’nin Juventus’u dördüncü kez Şampiyonlar Ligi finaline taşıdığı sezondu (1996’da kazandı, 1997 ve 1998’de kaybetti).
Lippi, sezonun çoğunda 4–3–1–2 dizilişini tercih etti ve Pavel Nedvěd’i sol kanattaki pozisyonu yerine trequartista rolünde oynattı. Nedvěd, kariyerinin en iyi sezonlarından birini geçirerek performansıyla 2003 Ballon d’Or ödülünü kazandı. Ne yazık ki, Real Madrid ile oynanan yarı final rövanşında sarı kart görerek finalde oynamaktan men edildi ve bu yokluğu finalde büyük ölçüde hissedildi.
Bu sezon, Juventus’un en efsane sezonları arasında özel bir yere sahip olup, Trezeguet ve Nedvěd gibi yıldızların kulübe kattığı başarılar ve unutulmaz anlarla hatırlanmaktadır.
2006-2007 Sezonu
2006-07 sezonu, Juventus FC’nin 109. sezonuydu ve 2006 İtalyan futbol skandalının ardından kulübün tarihinde Serie B’deki ilk sezonuydu. Bu durum, Inter’i İtalya’da hiç küme düşmeyen tek kulüp olarak bıraktı. Juventus bu sezon dokuz puan cezası aldı (ilk başta 30 puanlık ceza verilmişti, daha sonra bu miktar düşürüldü). Juventus, Serie B sezonunu birinci sırada tamamlayarak tekrar Serie A’ya yükseldi.
Temmuz 2006’da eski oyuncu Didier Deschamps, Fabio Capello’nun Real Madrid’e gitmesiyle Juventus’un yeni teknik direktörü olarak açıklandı.
Kulüp, Serie B’deki ilk maçını 9 Eylül 2006’da Rimini ile deplasmanda oynayarak 1-1’lik beraberlikle ilk puanını kazandı. Bu maçın ardından Juventus, üst üste sekiz galibiyet aldı; 16 gol atıp sadece bir gol yedi. Galibiyet serisi Napoli deplasmanında alınan 1-1’lik beraberlikle sona erdi. Bu maçta kaleci Gianluigi Buffon’un gol yememe serisi 733 dakikada sona erdi. Albinoleffe karşısında Buffon, kariyerinde ilk kez kırmızı kart gördü ve penaltıya sebep oldu, ancak 10 kişi kalan Juventus maçı berabere bitirmeyi başardı. Juventus, Serie B’de ilk mağlubiyetini 14 Ocak 2007’de Mantova karşısında aldı.
15 Aralık 2006’da Berretti (U-18) genç takımı oyuncuları 17 yaşındaki Alessio Ferramosca ve 16 yaşındaki Riccardo Neri, Vinovo’daki kulüp tesislerinde bir havuza düşen futbol topunu almak isterken boğuldular. Juventus ile Cesena arasında aynı gün oynanması planlanan Serie B maçı bu trajedi nedeniyle ertelendi.
19 Mayıs 2007’de, 39. hafta maçında Arezzo’yu deplasmanda 5-1 yenen Juventus, Serie A’ya yeniden yükselmeyi garantiledi. 40. hafta maçında Mantova’yı evinde 2-0 yenerek Serie B şampiyonu oldu. 26 Mayıs’ta Deschamps’ın kulüp yönetimi, özellikle futbol direktörü Alessio Secco ile yaşadığı anlaşmazlıklar nedeniyle teknik direktörlükten istifa ettiği açıklandı. Yardımcısı Giancarlo Corradini, son iki maç için geçici teknik direktör olarak göreve getirildi. 4 Haziran’da Claudio Ranieri, Corradini’nin başka bir yönetim görevi üstlenmesiyle kulübün yeni teknik direktörü olarak duyuruldu.
Bu sezon, Juventus’un Serie B’deki mücadelesi ve Serie A’ya dönüşü ile Juventus’un en efsane sezonları arasında anılmaktadır.
2014-2015 Sezonu
Juventus’un en efsane sezonları arasında yer alan 2014-2015 sezonu, hareketli bir başlangıçla hatırlanıyor. Yaz kampı başladıktan kısa bir süre sonra, son üç yılın şampiyonluk başarılarının mimarlarından biri olan teknik direktör Antonio Conte, yönetimle yaşadığı anlaşmazlıklar sonucu görevinden ayrıldı ve kısa süre sonra İtalya millî takımının başına geçti. Juventus, Massimiliano Allegri’yi takımın yeni teknik direktörü olarak göreve getirdi. Allegri’nin gelişi bazı şüphelerle karşılansa da, ilk sezonunda başarılı bir performans göstererek taraftarları ve eleştirmenleri şaşırttı.
Sezon boyunca takımda bazı değişiklikler oldu. Vučinić, Quagliarella ve Osvaldo gibi oyuncular takımdan ayrılırken, genç yetenekler Coman ve Morata kadroya dahil edildi. Morata, sezonun ilerleyen dönemlerinde takımda daha fazla süre alarak, forvet hattında Llorente’nin yerini alıp Tévez’in yanında yer aldı. Ayrıca, savunmaya eski Manchester United oyuncusu Evra katılırken, orta saha Pereyra ve Rômulo ile güçlendirildi.
Juventus, Serie A’da Roma ile zirve yarışı verirken, ligin ilk yarısında üstün bir performans sergiledi ve Ekim ayında Roma’yı 3-2 yenerek liderlik koltuğuna oturdu. 2015’in Ocak ayında Napoli karşısında 3-1 galip gelerek 14 yıl aradan sonra bu deplasmandan zaferle döndü ve sezonun ilk yarısını zirvede tamamladı. Avrupa arenasında ise Juventus, Şampiyonlar Ligi’nde grup aşamasında mücadele etti ve son 16 turuna yükselmeyi başardı.
İkinci yarıda Juventus, rakiplerinin istikrarsız performanslarından yararlanarak Roma ve Napoli gibi rakiplerinden puan farkını açtı. Bu süreçte, Mayıs ayında Sampdoria’yı 1-0 yenerek şampiyonluğunu ilan etti. Bu şampiyonlukla, Juventus üst üste dördüncü kez Serie A’yı kazandı ve böylece iki ayrı dönemde dört şampiyonluk serisi yakalayan ilk İtalyan takımı oldu.
Juventus’un sezonun en unutulmaz başarısı ise Şampiyonlar Ligi’nde finale yükselmesi oldu. Borussia Dortmund, Monaco ve Real Madrid gibi güçlü takımları eleyerek 12 yıl aradan sonra finale çıkan Juventus, finalde Barcelona’ya 3-1 mağlup olarak kupaya uzanamadı. Ancak bu başarılı performans, Juventus’un Avrupa’da yeniden iddialı bir takım olduğunu gösterdi.
İtalya Kupası’nda ise Allegri’nin ekibi uzun bir aradan sonra bu kupayı da müzesine götürdü. Lazio’yu finalde 2-1 yenerek turnuvada onuncu zaferini elde etti ve üçüncü kez lig-kupa dublesi yaparak unutulmaz bir sezon geçirdi.
Bu sezon, Juventus’un en unutulmaz sezonları arasında yer alarak, taraftarlar ve futbol dünyasında derin izler bıraktı.
2015-2016 Sezonu
Juventus’un en unutulmaz sezonları arasında 2015-2016 sezonu, büyük zorluklarla mücadele edilen ancak inanılmaz bir başarı hikayesine dönüşen sezonlardan biri olarak öne çıkıyor. Yaz aylarında kadroda köklü bir yenilenme sürecine giren Juventus, önceki sezonlarda büyük başarılara imza atan Pirlo, Tévez, Vidal ve Llorente gibi önemli oyuncularını kaybetti. Yerlerine Cuadrado, Khedira ve Mandžukić gibi deneyimli isimlerin yanı sıra Dybala, Alex Sandro ve Rugani gibi genç yetenekler dahil edildi. Bu yenilenmeyle sezonun başlangıcı zorlu geçti, Serie A’daki ilk iki maçını kaybeden Juventus, tarihindeki en kötü başlangıçlardan birini yaparak, ligin 10. haftasında 11. sıraya geriledi.
Ancak Juventus, bu olumsuz gidişatı durdurmayı başararak toparlandı ve taktiksel olarak tekrar 3-5-2 düzenine döndü. Genç yıldız Dybala’nın öne çıkmasıyla birlikte takım hızla yükselmeye başladı. Devreyi ikinci sırada tamamladıktan sonra, Şubat ayında Napoli’ye karşı aldıkları galibiyetle ilk kez liderliğe yükseldiler ve üst üste 15. galibiyetlerine ulaştılar. Savunmada Buffon ve ünlü “BBC” (Barzagli-Bonucci-Chiellini) üçlüsünün müthiş performansıyla Juventus, birçok maçta rakiplerine gol fırsatı tanımadı ve Buffon, Serie A tarihinde en uzun süre gol yememe rekorunu kırdı.
Şampiyonlar Ligi’nde ise Juventus, zor bir grupta yer almasına rağmen üst tura çıkmayı başardı. Ancak son 16 turunda Bayern Münih ile eşleşen Juventus, iki ayaklı karşılaşmaların ardından elendi. Buna rağmen İtalya Kupası’nda başarılı bir performans sergileyen Juventus, Milan’ı finalde mağlup ederek üst üste ikinci kez kupayı kazandı ve Serie A, Coppa Italia ve İtalya Süper Kupa’yı alarak sezonu üçlemeyle tamamladı.
Bu sezon, Juventus’un en efsane sezonları arasında özel bir yere sahip oldu. Başlangıçtaki zorluklara rağmen gösterilen azim ve ekip ruhuyla Juventus, hem taraftarlarına unutulmaz bir zafer sundu hem de İtalya futbol tarihinde iz bırakan bir sezon geçirdi.
2016-2017 Sezonu
Juventus’un en unutulmaz sezonları arasında 2016-2017 sezonu, kulüp tarihinin en başarılı dönemlerinden biri olarak öne çıkıyor. Bu sezonda, Juventus transfer döneminde büyük hareketlilik yaşadı; Morata Real Madrid’e dönerken Pogba, Manchester United’a rekor bir transfer ücretiyle (105 milyon euro) satıldı. Bu ayrılıklara karşılık Juventus, Napoli’den Higuaín ve Roma’dan Pjanić gibi yıldız isimleri kadrosuna kattı. Savunmaya ise Dani Alves ve Benatia gibi deneyimli oyuncular eklendi.
Juventus, Serie A’da ilk haftalardan itibaren zirveyi ele geçirdi. 21 Eylül 2016’da Cagliari’ye karşı 4-0 kazandıkları maçta, Serie A tarihindeki 1500. galibiyetlerini aldılar. Aynı yıl, Şampiyonlar Ligi’nde Sevilla, Lyon ve Dinamo Zagreb’in bulunduğu grubu lider tamamlayarak bir üst tura çıktılar. Ancak Aralık ayında Milan’a karşı oynanan İtalya Süper Kupası finalini penaltılarla kaybetmeleri, takımın bazı performans sorunlarına dikkat çekti.
Juventus, Serie A’daki altıncı şampiyonluğunu üst üste kazanarak kendi rekorunu kırdı.
Juventus, sezon boyunca İtalya Kupası’nda da başarılı bir performans sergileyerek finale kadar yükseldi ve 17 Mayıs’ta Lazio’yu yenerek üst üste üçüncü kez bu kupayı kazandı. Şampiyonlar Ligi’nde ise Porto, Barcelona ve Monaco gibi güçlü rakipleri eleyerek finale kadar yükseldiler. Ancak 3 Haziran’da Cardiff’te oynanan finalde Real Madrid’e 4-1 yenilerek kupayı kazanma şansını kaçırdılar.
Bu sezon, Juventus için bir başka unutulmaz sezon olarak kayıtlara geçti; kulüp, İtalya’da üst üste üçüncü kez çifte kupa kazanarak tarihe geçti.
Juventus’un Kuruluşunu incelemek için TIKLAYINIZ
Juventus’un Unutulmaz Maçlarını incelemek için TIKLAYINIZ